Son yıllarda eni konu ivme kazandı " Tersine Göç". Yeşilçam filmlerinde Anadolu saflığıyla "Taşı toprağı altın başlıklı gülümseten senaryoların yerine, toprakla mesaisi saksı bitkisi, süs kedi köpeğiyle sınırlı kalmış kent insanı hikayeleri yerleşti. Şehirde doğup büyüyen ancak aile yadigarı bir "Memleketi" olmayanların ilk tercihi, denize kıyısı olan bölgeler ki, başı istanbul' a yakınlığı da eklenince Çanakkale ve beldeleri çekiyor.. İlk 1985 de geldim bölgeye. Ailem 86' da yerleşti. Son 9 yıldır bilfiil de ben. 40 yıllık bir macera. Son 10 yıla kadar hala bekaretini koruyan, medya mensubu olarak bizlerin de afişe edip büyüsünü bozmaktan imtina ettiğimiz köyler, beldeler artık sandıklara kilitleseniz çıkışını engelleyemeyecek hale geldi. 80 lerde Tarık Akan gelirdi Kadırga'ya. 90 larda Tanju Korel, Hülya Darcan. Bergüzar henüz çocuktu. Tarkan da 90 larin sonuna doğru Yeşilyurt köyüne gelmiş, çok nadir görünen kar engeline takılıp bir kaç gün kalmıştı. Hatta Yeşilyurt "un yerlileri yüzüne karşı" Ya bütün gençler de Tarkan'a benziyor artık. Hepsinde küpe var." Deyip, mega starı da güldürmüşlerdi. Kimse duymadı görmedi o yıllarda. Ne Gülben Ergen in pazar alışverişi, ne rahmeti Burhan Çaçan in ziyaretlerini. Ta ki, diziler ülke sınırlarını aşıp, kahramanları servet sahibi olana kadar. Geçtiğimiz günlerde Türkiye de kira artışları ana haberlerde konu edildi. Çanakkale ilk 5'e yerleşmiş. Kentsoylularin köy hayatına olan tutkusu fiyatları uçurdu. 5 liralık arsa, Kıvanç Tatlituğ gezdiği için 10 katına çıkıyor satışa. Tapu daireleri işlem hacminde, Ayvacik ilk sıralarda. Evi dönüşüme giren ya da kentte dairesini 10' 20 ye satan faiz getirisiyle, paşalar gibi her akşam bir mekanda. Daha üst gruplar malikaneci. Devasa taş evlere senede bir kaç kez uğruyorlar. Harcadıkları para devede kulak onlar icin. Zaten Londra, Monte Carlo, Miami gibi en pahalı yerlerde de evleri var. En sorunlular, kentlere de sonradan monte olup, iki ara bir derede kalanlar. Metropol insanı desen olamamış, kırsal desen bedenen kopsa da, genetik hafızaya kodlanmış. Para var ama eğitimle ters oranda. Çarşı pazara çıkınca her fırsatta "İstanbul" dan geldiğini işaretleyenler. Migros kasabına bile " Bana iyi bak adımı ezberle isranbul dan geldim en iyi eti isterim" ayarındakiler. Işte onlar köylüye de kan kusturuyor. "Eşek anırdı, tavuk bağırdı, köpek havladı, inekler yollara pisliyor " şikayetleri bitmiyor. Sonra da keçi sütü peşine düşüyorlar. Nerede yetişmesini bekliyorlarsa artık. Balkonlara çamaşır asılasınmış. Sanırsınız Akmerkezde ev aldılar. Ünlüler bu bölgeye geliyor diye yer yurt edinenler de küçümsenmeyecek sayıda. Yatırımlarından bu sayede rant bekliyorlar. Kovaladıkları şöhret değil servet aslında. Paraya yakın durmak önemli! Değişik bir kafa yapısi. Yıllar önce bir ilanda okumuştum mezar yeri satışını "Sabanci'ya komşu kabir" Benzerlerinin 50 katı fiyata. Herhalde iş ortaklığı yapmayı umuyorlar ahirette. Hala Bodrum Çeşme medyatikliğine erişemedi Çanakkale. Kaz Dağları yemyeşil örtüsüyle her şeyinin üzerini sessizce örtüyor. Medya buralara bayılmıyor. O yüzden sanatçı da, sosyetik de siyasetci de hayatından memnun. Kimse çadırda kalan Demet Evgar'i deniz kenarında evladını emzirdiğini, gaz sancısıyla nöbetçi eczane arayan ünlüleri görmüyor, durmuyor. Maazallah aynı tablolar güneyde olsa çarşaf çarşaf haber olurlardı. Ne Ajda'nin balığın dibine vurduğu biliniyor ne Türkan Şoray'in modern köy macerası. Hatırlarsınız geçen yıl Serenay Sarikaya'nin annesi, Cansu Tosun 'un babasıyla ilişki yaşayarak büyük bir skandala imza atmıştı. Zira kapı komsuydular. Üstelik Cansu'nun annesiyle de yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu. Burada biliniyordu. Zinhar kimse haber uçurmadi. Ne zaman istanbul'da elele görüntülendiler o zaman patladı iş. Tersine Göç, şehir hayatını köylere taşımak olmamalı. Nasıl ki, megapolde kırsalın izlerini istemiyorsanız, aynı durum göçülen köyler beldeler için de geçerli. Bekliyorum bakalım ne zaman senaryolaşacak bu kara mizah tablolar.